Ayette zikredilen imanın üçüncü şartı da وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا Tam bir teslimiyetle teslim olmaktır.
Üç şartı bir daha tekrar edelim:
1. Aramızda çekiştiğimiz meselede Peygamber Efendimiz (asm)’ı hakem tayin edeceğiz.
2. Efendimiz (asm)’in hükmünü öğrendiğimizde, gönlümüzde en küçük bir sıkıntı olmayacak.
3. Bu hükme tam bir teslimiyetle teslim olacağız.
İşte bunları yapabiliyorsak, iman etmişiz demektir. Yok bunları yapamıyorsak, imanımız geçerli değildir.
Bu beyanlardan sonra, şimdi hadis inkarcılarına bir çift sözümüz var:
Bizler hadis inkarcılarına diyoruz ki, aramızda “şefaat”, “tevessül” ve “kabir hayatı” gibi birçok meselede ihtilaf ve çekişme var. Bizler bunların hak olduğuna inanırken, sizler bunları batıl kabul ediyorsunuz. Yapmamız gereken, Nisa suresi 65. ayetin emriyle amel etmek ve meselelerimizi Peygamberimiz (asm)’e götürmektir. Ve Peygamberimizin hükmüne razı olup teslim olmaktır.
Biz size: “Gelin, meselelerimizi Peygamberimize, yani Onun sünnetine ve hadislerine götürelim.” dediğimizde, siz bize: “Yok, biz Peygamberimize götürmeyiz, onu hakem kabul etmeyiz ve hadislerine itibar etmeyiz.” diyorsunuz.
İyi de hani siz Kur’an’la amel ediyordunuz?.. Bakın Kur’an size: Tartıştığınız meseleleri Resule götürün, onun sözlerini ve hadislerini aranızda hakem yapın diyor. Sizse Kur’an’ın bu emrine muhalefet ediyorsunuz. Daha meseleleri Peygamberimize bile götüremiyorsunuz; nerde kaldı Onun hükmünü kabul etmek ve tam bir teslimiyetle teslim olmak!.. Benim en çok şaşırdığım şeyse, Kur’an’ın emrine böyle muhalefet ederken, Kur’an’a uyduğunuzu iddia ediyor olmanız! Allah size hidayet nasip etsin…
Sevgili kardeşlerim, bu dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki dersimizde, hadis inkarcılarının çiğnedikleri On ikinci ayeti göstereceğiz. Bir sonraki derste buluşuncaya kadar Allah’a emanet olunuz.