Tekfir konusunun On ikinci dersindeyiz. Konuyu hatırlatarak dersimize başlayalım:
Tekfir: Kişiyi küfre nispet etmek ve kâfir olduğunu söylemektir.
Maalesef günümüzde bazı Müslümanlar, günah işleyenleri tekfir etmekte; onları kâfir olmakla itham etmektedirler. Günah işlemeyi küfür kabul eden bu zihniyete göre, büyük günah işleyen herkes kâfirdir. Halbuki Ehl-i sünnet itikadına göre, büyük günah işlemek kişiyi dinden çıkarmaz ve kâfir yapmaz.
Önceki derslerimizde, bu meselenin 10 delilini işlemiştik. Bu dersimizde, On birinci delili işleyeceğiz. On birinci delilimiz, Zümer suresinin 53. ayetidir. Bu ayette şöyle buyurulmuş:
قُلْ De ki يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنْفُسِهِمْ Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım لاَ تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ Allah’ın rahmetinden ümidi kesmeyin إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar.
Bu ayet-i kerime, günahkâr müminler hakkında nazil olmuştur. Bu ayetin, müminler hakkında nazil olduğunun, bir kısım delilleri şunlardır:
وَعِبَادُ الرَّحْمنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا Rahman’ın o kulları ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler. (Furkan, 25/63)
Yine İnsan suresinde şöyle buyrulur:
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ Bir pınar ki, ondan Allah’ın kulları içerler. (İnsan, 76/6)
Bu ayetlerde olduğu gibi, Kur’an’ın diğer ayetlerinde geçen “ibad” kelimeleri de müminler için kullanılmıştır. Öyleyse, delil olarak gösterdiğimiz ayetteki “ibad” kelimesiyle de müminler kastedilmiş olmalıdır.
أُولَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdadır, buyurmuştur. Demek ayetteki, “kullarım” manasındaki عِبَادِي ifadesi, teşrif ve kıymet için olup, bu da ancak müminler hakkında geçerlidir.
Bu ayetin müminler hakkında indiğine, daha başka deliller de var. Maksat hasıl olmuştur diye, biz bu kadarla iktifa ediyoruz.
Şimdi sorumuz şu:
Ayette, يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنْفُسِهِمْ Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım… buyurulmuş. Ayette bahsi geçen kulların, müminler olduğunu ispat ettik. Peki, müminlerin, nefisleri aleyhine haddi aşması ne demektir? Aklınıza, günah işlemelerinden başka bir şey geliyor mu? Herhalde gelmiyordur. Nefsin aleyhine haddi aşmak, günah işlemek ve Allah’a isyan etmektir.
Cenabı Hak haddi aşan bu kullarını, müminler zümresine dahil etmiş ve onlara: Allah’ın rahmetinden ümidi kesmeyin, buyurmuş. “Allah’ın rahmetinden ümidi kesmeyin” ifadesi; kullarını, ümitsizliğe düşmekten nehyetmektir ve yasaklamadır. Bu da ümit ve keremi bekleme hususunda, bir emir olur. Allah ümidi ve keremi beklemeyi emrettiğine göre, elbette Allah’ın zatına yakışan, keremle muamele etmektir. Bu muamele de mümin kullarının günahlarını affetmesidir.
Ayrıca ayetin sonunda, Allah Gafur ve Rahim olduğunu ve bütün günahları affedeceğini beyan buyurmuştur. Bu da ispat eder ki, günah işleyen mümin dinden çıkmamakta ve kâfir olmamaktadır. Zira eğer kâfir olsaydı, onun affı mümkün olmazdı. Allah kâfiri affetmeyeceğini, onlarca ayetinde beyan buyurmuş. Bu ayette ise, müminlerin günahlarını affedeceğini beyan ediyor. İşte bu beyan ispat eder ki, mümin, günahı sebebiyle imandan çıkmaz ve kâfir olmaz.
Dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki derste görüşünceye kadar, Allaha emanet olun.