
12. (Ehl-i kitap ve ümmiler) Müslüman olurlarsa, şüphesiz hidayet bulmuş olurlar. (Âl-i İmran 20)
Ehl-i kitabın ehl-i cehennem olduğuna dair onuncu delilimiz şu: Cenab-ı Hak Ehl-i kitabın hidayetini İslam’a girme şartına bağlamış ve ancak bu durumda hidayet üzere olacaklarını beyan buyurmuştur. Bu da ispat eder ki Ehl-i kitap İslam’a girmezse hidayet üzere değildir; hidayet üzere olmayan da ehl-i cenehhemdir.
Mesela Âl-i İmran suresinde bu mesele şöyle beyan edilmiş:
قُلْ لِلَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالأُمِّيِّينَ Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere -yani putperest müşriklere- de ki: أَأَسْلَمْتُمْ Siz Müslüman oldunuz mu? فَاِنْ أَسْلَمُوا Eğer Müslüman olurlarsa, فَقَدِ اهْتَدَوْا şüphesiz hidayet bulmuş olurlar. (Âl-i İmran 20)
Bu ayetin beyanıyla, Efendimiz (asm) onları İslam’a davet etmekle mükelleftir ve davet de etmiştir. Ayet-i kerime onların hidayette olmasını Müslüman olma şartına bağlamıştır. Ayetin mana-yı muhalifiyle, eğer Müslüman olmazlarsa hidayette değillerdir.
— Peki, onlar Müslüman olmuş mu?
Hayır, olmamış. Demek, hidayette değiller.
— Peki, hidayette olmayanlar cennete nasıl girecek?
Asla giremezler! Zira onların hidayetsizliği amelî hidayetsizlik değil, itikadi hidayetsizliktir. İtikadi hidayetsizlik de kişinin cennetten mahrum olmasına sebeptir. Bu sadece Ehl-i kitap hakkında değil, Müslümanlar hakkında da böyledir. İtikadı bozuk olan cennetten mahrum olur.
Ehl-i kitabın itikadı bozuktur, neticesi de cennetten mahrumiyettir!