Allah’ın gaybı bildirmesi konusunun 4. dersindeyiz. 4. delili işlemeden önce, önemine binaen şu meseleyi hatırlatmak istiyorum:
Bir kısım sözde alimler, Allah’ın dilediği kuluna gaybı bildireceğini inkar etmekte ve “Gaybı Allah’tan başkası bilmez.” demektedirler… Evet, “Gaybı Allah’tan başkası bilmez.” sözü haktır ve hakikattir. Lakin bunun iki manası vardır:
Yine Peygamberimiz (asm)’ın “Ben gaybı bilmem.” sözü, “Gaybın tamamını bilmem. Küçük bir meselesini dahi Allah bildirmeden bilmem.” manasındadır. Yoksa “Allah bana gaybı bildirmez.” manasında değildir. Allah gaybtan dilediği kısmı, dilediği kuluna vahiyle veya ilhamla bildirebilir.
Daha önceki derslerimizde bu meselenin 3 delilini işlemiştik. Bu dersimizde Dördüncü Delil olarak, Âl-i İmran suresinin 49. ayetini işleyeceğiz. Bu ayet-i kerimede Hz. İsa şöyle diyor:
وَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِي بُيُوتِكُمْ Evlerinizde yediğinizi ve biriktirdiğinizi sizlere haber veririm.
Ayetin apaçık ifadesiyle, Hz. İsa insanların yediklerini ve evlerinde sakladıklarını, onlara haber veriyordu. Şimdi bunun üzerinde biraz tahlil yapalım:
Bu tahlilden sonra, “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyen Abdülaziz Bayındır’a, Mustafa İslamoğlu’na ve Mehmet Okuyan’a diyoruz ki: Hani Allah gaybı kimseye bildirmezdi?.. İşte bildirmiş. Hz. İsa, kendine göre gayb olan bu bilgiye, Allah’ın bildirmesiyle muttali olmuş. Bunu gördükten sonra nasıl oluyor da “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyorsunuz. Sizi insafa davet ediyorum…
Sevgili kardeşlerim, dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki derste, meselemize dair Beşinci Delili işleyeceğiz. O derste görüşünceye kadar Allah’a emanet olun…